Bir üniversitede düzenlenen çalıştayda konuşan Jeomorfoloji uzmanı Prof. Dr. X, geçmişte Marmara ve Kırcaali nehirlerinin taşkınlarıyla sık sık gündeme gelen Kırklareli şehrinde, şehir seli ve taşkınlarının yeterince dikkate alınmadığını vurguladı. Uzman, "İlerleyen yıllarda daha büyük zararlar ve vatandaşların etkilenmesi riskiyle karşı karşıyayız. Son 5 yıldır bu risklerin sinyallerini almaya başladık" dedi.
Şehir Sellere Karşı Hazırlıksız
Prof. Dr. X, Kırklareli'nde sel ve taşkın denildiğinde akla ilk olarak nehir taşkınlarının geldiğini, ancak şehirsel sellerin tehlikesinin de göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Uzun yıllardır Marmara Nehri'nin su seviyesi yükselmelerinin neden olduğu zararlar yaşandığını hatırlatan uzman, bu konuda önlemler alındığını ancak şehirsel sellere yönelik önlemlerin yetersiz kaldığını ifade etti. Şehrin büyümesi ve yayılım alanı göz önüne alındığında, şehir seli ve taşkınlarının giderek daha büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı. Bu riskin göz ardı edilmemesi gerektiğini tekrarlayarak, şehrin planlama ve altyapı eksikliklerinin gelecekte daha olumsuz sonuçlar doğuracağı konusunda uyardı.
Acil Önlemler Gerekli
Uzman, sadece Marmara Nehri'nin taşmasının değil, şehirsel sellerin de büyük zararlara yol açabileceğini dile getirdi. Özellikle iklim değişikliğinin etkileri ve şehrin büyümesi göz önüne alındığında, şehir seli ve taşkınlarının Kırklareli'nde çok daha büyük hasarlara neden olabileceğini vurguladı. Bu nedenle, acil önlemler alınması gerektiğini belirtti. Yağmur sularının şehrin drenaj sisteminde nasıl yönetileceğinin planlanması ve altyapının buna göre geliştirilmesinin önemini vurguladı. Yağmur sularının sel ve taşkına dönüşmeden deşarj edilmesi için etkili bir sistemin kurulması gerektiğini belirtti.
Toplumsal Farkındalık Önemli
Son yıllarda yağış trendinin de bozulduğunu belirten Prof. Dr. X, beklenmedik sağanak yağışların büyük miktarlarda su birikmesine neden olduğunu söyledi. Yerel yönetimler ile merkezi idarenin işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini, tek bir kurumun bu sorumluluğu üstlenemeyeceğini ifade etti. Toplumsal afet farkındalığının oluşturulması ve bireysel afet bilincine dikkat çekerek, yöneticilerin toplumu yönlendirmesi ve alınacak kararların etkili olması gerektiğini sözlerine ekledi. Bu sayede daha başarılı sonuçlar alınabileceğini umduğunu belirtti.