Edirne'nin Keşan ilçesine bağlı Çamlıca köyü, Balkan geleneği olan 'Bocuk Gecesi'ne ev sahipliği yaptı. Yüzlerini boyayan veya maske takan kişiler, geleneksel olarak evlerin pencere ve kapılarını vurarak hane halkını korkutarak bu eski geleneği yaşattılar. Bu yıl 17. kez düzenlenen etkinlik, sadece bölge halkını değil, Tekirdağ, Kırklareli ve İstanbul gibi çeşitli şehirlerden gelen ziyaretçileri de ağırladı. Türkiye'nin dört bir yanından katılımın yoğun olduğu gecede, antik dönem, Ortaçağ ve bölgenin diğer kültürlerle etkileşimini yansıtan koreografiler ve gösteriler sergilendi. Türk Patent Enstitüsü tarafından 'Çamlıca Bocuk Gecesi' olarak tescillenen etkinlik, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne girme yolunda da çalışmalar yürütüyor. Etkinliğin uluslararası tanınırlığını artırmak amacıyla çeşitli medya kuruluşları da geceyi yerinde takip etti ve haberlerini ulusal ve uluslararası platformlarda paylaştı. Etkinliğin kültürel turizme olan katkısı da göz ardı edilemeyecek kadar önemli.

Bocuk Gecesi'nin Geleneksel Uygulamaları

Alternatif sahnelerde canlı müzik ve DJ performansları sunulurken, beyaz ya da kırmızı çarşaf giymiş gençler, yüzlerini boyayarak, konuklara geleneksel kabak tatlısı ikram etti. Sokaklarda dolaşan maskeli kişiler, ev sakinlerini korkutarak geceye renk kattı. Çamlıca köyü sakinlerinden Nursel Engin, geleneğe uygun olarak kabak tatlısı pişirdiğini ve gelenlere ikram ettiğini belirtti. Yıllardır bu geleneği kutladığını ve devam etmesini dilediğini ifade etti. 75 yaşındaki Kadriye Keçmen ise, geleneğin yaşatılmasından duyduğu mutluluğu dile getirerek, çocukluğundan beri bu geleneği bildiğini ve bu gece için özel olarak kabak pişirdiğini söyledi. Gençlerin kendilerini korkutmasının kendisini çok mutlu ettiğini ve bu geleneğin devam etmesinin önemini vurguladı. Köylüler, gece boyunca çeşitli geleneksel yiyecekleri paylaşarak, komşuluk ilişkilerini güçlendirdi. Bu geleneksel paylaşım, geceye katılan herkes için unutulmaz bir deneyim oldu.

Türkiye'nin Çeşitli Şehirlerinden Katılım

Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesinden gelen Banu Gezer, ilk kez katıldığı Bocuk Gecesi'nin çok eğlenceli olduğunu ve geleneği daha yakından tanıma fırsatı bulduğunu dile getirdi. Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinden katılan Dilay Şen ise, Balkan göçmeni olması sebebiyle bu geleneği yaşatmak istediğini belirterek, Halloween'dan daha eğlenceli bulduğunu ve kötü ruhların kovulduğuna inanılan bu geleneğin Balkanlar'da yaygın olduğunu belirtti. Ziyaretçilerin ilgisi, etkinliğin hem yerel hem de ulusal düzeyde ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Etkinliğe katılanlar, geleneğin sürdürülmesi için gösterilen çabalara desteklerini ifade ettiler. Bölgenin kültürel zenginliğinin vurgulandığı etkinlik, misafirperverliği ve samimiyetiyle de dikkat çekti. Bölgenin turizmine önemli bir katkı sağlaması beklenen etkinlik, gelecek yıllarda daha da geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyor.

Bocuk Gecesi ve Anlamı

Ortaçağ'dan kalma bir gelenek olduğu düşünülen Bocuk Gecesi'nde, 'Bocuk' denen varlığın eve gelmemesi ve kötülük yapmaması için her evde kabak pişirilir. Gecede kabak tatlısı, ince akıtma, mısır, armut, ayva, çekirdek, badem ve ceviz gibi yiyecekler yenir. Aile, komşular ve akrabaların katıldığı bu gece, kabak ve akıtmanın yanı sıra, suya atılan tahta parçacığının sabah donmuş olarak bulunmasının, o yıl için sağlık ve bereket getireceğine inanılır. Gençler çarşaflara bürünerek komşularını 'Bocuk geliyor' diye korkuturlar. 'Bocuk'un beyazlar içinde insan görünümünde gezdiğine inanılan bu gelenek, kışın en sert gecesinin simgesi olarak kabul edilir. Bu gelenek, kuşaklar boyunca aktarılarak günümüze kadar ulaşmış, kültürel mirasımızın önemli bir parçasıdır. Bu inançlar, geçmişte yaşanan zorlu kış şartlarına karşı dayanıklılığın ve umudun bir ifadesidir. Bocuk Gecesi, sadece eğlenceli bir gece değil, aynı zamanda Balkan kültürünün zenginliğinin ve canlılığının da bir göstergesidir.