Edirne'de tarımın can damarı olan Meriç Nehri'nin debisi, geçen yıl şubat ayında 42 metreküp/saniye iken, bu yıl aynı dönemde 106 metreküp/saniyeye yükseldi. Bu iki katlık artışın en büyük sebebi, son dönemde bölgede etkili olan yoğun yağmur ve kar yağışları. Bulgaristan'dan gelen suların da etkisiyle Tunca Nehri'nin debisi de 4 metreküp/saniyeden 8 metreküp/saniyeye çıktı. Bu gelişme, kurak geçen sonbahar aylarının ardından çiftçiler için büyük bir umut oldu. Özellikle ayçiçeği üreticilerinin yaşadığı verim kayıplarının telafi edilmesinde önemli rol oynayabilir. Ekim ve Kasım aylarında kuru toprağa ekim yapmak zorunda kalan çiftçiler için bu yağışlar adeta bir can suyu oldu. Aralık ayında metrekareye 120 kilogram yağış düştü.
Meriç Nehri'ndeki Debi Artışı Tarımsal Rekolteyi Etkileyecek
Trakya Üniversitesi Doğal Afet Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, yağışların bölge tarımı için çok önemli olduğunu vurguluyor. Özellikle çeltik üretimi, Meriç Nehri'ndeki su miktarıyla doğrudan ilişkili. Yağışların niteliği ise ayçiçeği ve buğday gibi kuru tarım ürünlerinin filizlenmesi, büyümesi ve hasada hazırlanması için kritik önem taşıyor. Doç. Dr. Uludağ, ekim ayındaki kuraklığın ardından gelen yağışların ve karın, tarımsal rekolte üzerinde olumlu bir etki yaratacağını düşünüyor. Bu artış, yer altı sularının da bir miktar dolmasını sağlayacak olsa da, uzun vadeli bir çözüm sağlamayacaktır. Yeterli miktarda sulama suyu sağlanması, tarımın sağlıklı bir şekilde devam etmesi için elzemdir.
Yer Altı Suları Hala Tehlikede
Doç. Dr. Uludağ, yer altı sularının doygunluğa ulaşmasının uzun bir süreç olduğunu belirtiyor. Yıllardır Ergene Havzası ve Meriç Havzası'nda sulama ve sanayi amaçlı aşırı su çekimi, yer altı sularının seviyesini oldukça düşürdü. Kısa süreli yağışlar yüzeye yakın yer altı sularına bir nebze katkı sağlasa da, derin akiferlerin dolması için daha uzun süreli ve yoğun yağışlara ihtiyaç var. Bu kışın henüz o seviyeye ulaşılmadığı düşünülüyor. Bu durum, gelecekteki su kaynakları konusunda endişeleri artırıyor.
İklim Değişikliğine Uyum Sağlamak İçin Su Yönetimi Önemli
Doç. Dr. Uludağ, iklim değişikliğinin getireceği kuraklık ve nemli dönemlerin belirsizliğini vurgulayarak, iklime adaptasyonun en önemli ayağının su yönetimi olduğunu söylüyor. Şehirlerin ve yaşam alanlarının ani yağışlara, sıcaklık artışlarına ve kentsel sıcaklık adacıklarına göre planlanması gerekiyor. Doğal süreçler mümkün olduğunca az aksatılmalı ve gelecek nesiller çevreye duyarlı bir şekilde yetiştirilmelidir. Bu süreçte yerel yönetimlerin, hükümetlerin ve bireylerin sorumluluk alması gerekiyor. Eğitim ve farkındalık çalışmalarının, iklim değişikliğine karşı dirençli ve doğaya saygılı bir toplum oluşturmada büyük önemi bulunuyor. Türkiye'nin ve özellikle Balkanlar bölgesinin geleceği, bu konudaki adımlara bağlıdır.